ANKARA'DAN

Çelişkiler Ağında Yaşamak!..

Çocukken, güngörmüş yaşlılara "nasılsınız" diye hal hatır sorunca, iyi olduklarını anlatmak için, "eh işte, iç güveysinden hallice" ya da "yememiz içmemiz iyi, geleni gideni de tanıyoruz" dediklerinde azıcık bozulurdum.

--"İçgüveysi" kısmını es geçeyim ama, şu "yememiz, içmemiz" kısmı yok mu, muhteşem bir yaşam deneyimi imiş.

--Ya bugünün bazı yöneticileri gamsız, ya da biz salak salak gereksiz yere her şeyi kendimize dert edinmişiz.

--Toy bir delikanlı olarak yönetim sorumluluğu vermişler, her şeyi mükemmel yapacağım, "zihni sinir" projeler üreteceğiz diye çırpınıp duruyor ve geriliyorsun. Meğerse, o gerginlikler zamanla mide ülseri yapar, sinirlerin allak bullak olurmuş.

--İşte o zaman anladım gün görmüşlerin dediği "yemenin, içmenin iyi olmasının ne muhteşem bir şey olduğunu.

--Öğrenciyken Bilgisayar Mühendisliğinden "Sistem Analizi" dersine Prof Dr Ersoy Gürsoy hoca girerdi. Eğitimini Amerika'da almış, İhsan Doğramacı "gel" demiş gelmiş, tam bir "istanbul beyefendisi".

--Ders anlatırken, mutlaka "not almamızı" isterdi. Ben de dersi iyi dinlerim ama, not alma konusunda pek iyi değilim, o zamanlar.

--İlk sınav oldu, hocam sınav kağıtlarını okumuş ve 90'ın üstünde not alan üç kişiyi sınıfta adlarını okuyarak ödüllendirecek. İlk üç kişinin isimleri okundu.

--İlk isim daha sonra bir bilgisayar firmasının bölge müdürlüğünü de yapan sevgili Nilüfer. Nilüfer ayağa kalktı, hoca teşekkür etti.

--İkinci isim ben. "İbrahim Uysal" dedi, ama bana bakarken birden 22 kişilik sınıfta "ibrahim uysal"ı aramak için sınıfta bir gezdirdi. İsmi okunup ayağa kalkan ikinci kişi ben olduğumu görünce, birden çok şaşırdı

--"Aaa!.."dedikten sonra, "not tutmayan" ben, hocamı şaşırtmıştım.

--Bir süre sonra ikinci sınav, bu kez yine ilkleri, okuyarak "başarılı" öğrencilerini düllendirecek. İlk yine Nülüfer, sonra sanırım sevgili Velhan ve yine ben olunca, Ersoy hocam şaşkınlığını gizleyemedi.

--Sanırım benim kopya falan çektiğimi, ilk notun tesadüfü olduğunu düşündü. Derste not tutmayan birinin, ikinci sınavda da yüksek not alması hocamı çok şaşırtmıştı.

--Çok sonraları nedenini çok iyi anlayacağım o cümleleri söylemişti.

--"İbrahim Uysal, zekana güvenme, medeni insan not alır/tutar".

--Aradan yıllar geçer, yine o yöneticilik günlerine gelinir. Günlük işler ve planlaması, çalışanlarınızın sorunları, imza atacağınız yazışmalar, Bakan, Müsteşar ve siyasilerden gelen istekler.

--Bir yandan mevzuat hazretleri, bir yandan personel yetersizliği, diğer yandan da, zaten "çirkin ördek yavrusu" solcu olarak hata yapmamanız gerek. Çünkü, sizi koruyacak kişi ve sistem yok.

--Bu kez ben ha bire her şeyi "not alıyorum"

--"Acil işler", "Unutma", "programla", beklenilen işler" başlıklı karton, kuşe not kağıtları.

--Bu kez de, aldığım notları unutuyorum.

--Sevgili Ersoy hocamın "medeni, insan not alır"ını ve bizim gün görmüşlerin, "geleni gideni tanıyorum"unu geç olsa da, kafama dank ederek anlamıştım.

--Orhan Gencebay'ın "hatasız kul olmaz, hatamla sev beni"ni arabesk olarak bilirdik o zamanlar ama, meğer bu bir yaşam biçimi olmuş.

--Biz de Sırrı Uzunhasanoğlu'nun dört dize de olsa bir yaşam anlatan şarkısı gibi mi olduk ne?

--"Dertleri zevk edindim bende neşe ne arar/ Elem dolu kalbimden gitmiyor hâtıralar/ Mâziden kalan her iz beni içten yaralar/ Elem dolu kalbimden gitmiyor hâtıralar".

--Olanları, yaşananları görünce, gülüp, geçiyoruz artık.

Yayın Tarihi
27.12.2020
Bu makale 981 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!