Bu ağustos ayını Bayat’a geçirdim. Bayat Korkuteli kazasının Yazır beldesine bağlı şirin bir köy. Antalya’da oturanlar sıcaktan ve rutubetten bunalırken biz burada püfür püfür bir havada keyif çatıyorduk. Oksijeni bol, rutubeti az, meyve bahçeleri ile dolu, insanları cana yakın şirin bir kasaba burası. Sütü ile yaptığımız yoğurtlar, yufka ekmeği ile hazırladığımız menemenler ve peynirli-cevizli dürümler soframızın değişmez tatları. Dümdüz bir ova olması yürüyüş için de çok müsait. Korkuteli’ne yarım saat mesafede olması büyük bir avantaj, bazı ihtiyaçlar için hemen gidip geliveriyoruz. Köy dediğime pek bakmayın, her evin önünde bir otomobil ve traktör var. Artık eşeğe ve ata pek rastlamıyorsunuz. Köyler çok sakin yerler olmaktan da çıkmış. İlaçlama motorlarının sesi bazen bütün gün devam ediyor. Pek çok ailenin çocuklarının üniversitede okuduğunu da söylemeliyim. İlgimi çeken diğer bir husus da kadınların ve kızların sade tarlada değil artık iş yerlerinde de çalışıyor olmaları.

  

Hem bu o kadar yoğun ki nerdeyse çarşıda, pazarda erkek görmekte zorlanıyorsunuz. Anadolu’nun bu güzel kadınları hem çok çalışkan, iyi esnaf, dürüst hem de güler yüzlü. Beni en çok sevindiren de kaç- göçün olmaması. Bu nedenle onların resimlerini sizlerle paylaşmak istedim.  Her tarafı siyah çarşaf ve peçe ile örtülü, insandan kaçan, otomobil sürmesine bile izin verilmeyen kadınlar aklıma gelince içim burkuluyor. İnşallah aileyi koruyacağız, örf-adetimiz diye bizde de böyle bir şey olmaz. Maalesef buna özenenlerin çokça olduğunu biliyoruz.

Hiçbir sorunumuz yok gibi gözükse de, bizim gibi adamlar üzülecek bir şeyler muhakkak buluyor. Sorun köylerin de şehirler gibi çirkinleşiyor olması. Sevimsiz beton binalar buralarda da yükselmeye başlamış. Kerpiç ve bağdadi yapılar neredeyse yok olmak üzere. Mimarinin bir özelliği de hep gözümüzün önünde olması. Müzik dinlemek için konser salonuna, resim seyretmek için bir müzeye veya sergi salonuna gitmeniz gerekir. Halbuki insanlar mimariyle iç içe yaşarlar. Bu da bizi farkına varmadan etkiler. Güzellik mutluluk, çirkinlik de hüzün verir. Maalesef maddi refah kültürel alana pek yansımamış.  Bunu, günlerce bir gürültü içinde süren düğünlere, yaşam tarzına özellikle inşaatlara bakınca görüyorsunuz. Eleştiri yaparken şunu da belirtmem lazım: Genellikle Ermeni ve Rum ustaların yaptığı eski kerpiç, bağdadi, taş ahşap karışımı yapılar o kadar güzel ki hayran kalmamak mümkün değil. Bunlar geliştirilemez miydi? Maalesef o yetenek bizde yok. Bunda sade halkın değil yönetimlerin de büyük suçu var. Mimarlık fakültelerine bakıyorsunuz hiç birinde “Köy Mimarisi” ( Architecture rurale) diye bir çalışma yok. Herkesin aklı fikri villa, lüks rezidans yapmakta.  Bu sade mimaride mi böyle? Hayır, inşaata da böyle. Küçük bir depremde önce köy evleri yıkılıyor. Bir sel oluyor koca köy ortadan siliniyor. Bunların hepsi mühendisliğin sorunu.  Bu kadar üniversite; kendi köyünü bile koruyamıyorsa, ne işe yarıyor bunlar? Anlayamıyorum.

Halkın IQ sünü gösteren en güzel örnek ise camiler. Yazır’ ın nüfusu 2000 kişi kadar. Beş adet camileri var. Şimdi iki minareli 600 kişilik bir cami daha yaptırıyorlar. Yani tüm Yazır erkeklerini içine alacak kadar büyük bir cami. İki muazzam minarenin dört şerefesi var. Hâlbuki ezan bir tek hoparlörden okunuyor. Durum bütün Türkiye’de böyle. Bu da sadece halkın değil Diyanet İşleri Başkanlığının dolayısı ile hükümetlerin de bir IQ meselesi. Bu camilerin; tip projelerle yapılan, birer taklit olduğunu sanırım söylemeye gerek yok.

Korkuteli için de iki kelime etmek gerekirse, şunu söyleyebilirim: Korkuteli belki Türkiye’ni en çirkin kasabalarından birisi. Bu güzel ülkeyi böylesine çirkinleştirmeyi nasıl başarıyoruz bilmiyorum.

Yayın Tarihi
31.08.2020
Bu makale 1332 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!