Bana dokunmayan bin yaşamasın!..

Toplumda şiddet haberleri bitmek bilmiyor.

‘’3. Sayfa haberleri’’ diye adlandırdığımız olaylar televizyon kanallarının birinci haberi haline geldi. Kadına şiddet, çocuğa şiddet, hayvanlara şiddet, doğaya şiddet say say bitmiyor.

Fiziksel şiddet, psikolojik şiddet, mobbing konularında yorum yapmak elbette uzmanların işi, kanallarımız bu konuda yorum yapan akademisyenler ve uzmanlarla dolu. Ancak sonuç ne? Toplumda ne kadar yer buluyor? Ya da şiddetten kimi vazgeçiriyor?  O zaman tek bir çare var, o da cezai müeyiideleri artırmak, genişletmek…

Çünkü; n geçmiyor ki; bir kadının canı yanmasın… Çocuklara ceza kesilmesin. Bir köpek zehirlenmesin, ya da öldürülmesin… Bir doktor sadece görevini yapmaya çalışırken hasta yakını tarafından dövülmesin… Nereye kadar?

Yetmedi, yeni doğan bir benek, o’nu dünyaya getiren anne tarafından ayağı dışarıda kalmış canlı canlı toprağa gömülüyor, babalar minicik evlatlarını öldüresiye dövüyor, vuruyor, analar vuruluyıor… Öz babalar çocuklarına tacizde bulunuyor, akrabalar ensest ilişkiler kuruyor…

Nasıl bir dünyada yaşıyoruz Allah aşkına?

Üniversite kazanabilmek için yıllarını veren çocuklarımız, üniversiteyi kazanıyor barınacak yer bulamıyor. Parklarda yatıyor. Ev sahipleri ahlak kurallarını çiğnemede zirve yapıyor, kiraları kendi belirlemenin ötesinde kendilerini emlakçı olarak tanıtıp bir de komisyon alıyor, devlet bu sisteme mani olamıyor. Yurt bulamayanları yalancı çıkarmaya çalışan yalanları hiç bahsetmek istemiyorum…

SMA denen illet hastalık bebeklerimizi bir bir öldürüyor, yüksek fiyatlı tedavi ilacını alamayan anne -babalar gözyaşları içinde yardım çağrıları yapıyor çaresiz ve milletin sağlık ve eğitimini ücretsiz sağlamak zorunda kalan devleti yönetenlerden ses bile çıkmıyor…

İki yılı aşkın süredir dünyanın başına bela olan Corona virüs’den kurtulmak için tek kurtarıcı olan Covit-19 aşısına karşı çıkıp aşı olmadıkları gibi aşı olacaklara da mani olanlara ne dersiniz. Aralarında öğretmenlerin de olduğu bu kişilere söylenecek tek kelime bile yok…

Bir de bu işleri körükleyen sosyal medya meselesi var. Sosyal medyanın iyi yanını görebilsek, eksiklerimizi tamamlasak ve eğitime katkı versek olmaz mı?

Ya toplumun sessizliğine ne dersiniz? Her şeyi kabullenen, ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ diyen bu toplumun bireylerine ne söyleyelim… Ben sadece ‘Bana dokunmayan bin yaşamasın!..’ demekle yetiniyorum…

Evet!.. Nasıl bir dünyada yaşıyoruz Allah aşkına?

ABD Başta olmak üzere, batılıların bizi Ortadoğu ülkesi görmeleri şu olup bitenlerden sonra doğal değil mi sizce?