Aksaraylı yiğit: Genç Osman

Gün geçmiyor ki Albayrağa sarılı Koçyiğitlerin ciğer yakan haberleriyle sarsılmayalım. Neredeyse yurdumun bütün bölgelerinde şehit haberi gelmeyen yer yok. Düğüne gider gibi davul zurnayla uğurlanan Mehmetlerin omuzlarda dönmelerini kanıksadık adeta! Ana babalara boynu bükük yetimlere, özellikle de gelinliği duvarda asılı kalan kızlarımıza Allah sabırlar versin.

Dışta düşmanı, içte haini fazla olan bir millet olduğumuzdan elbette ki şehidimiz ve gazimiz bitmeyecektir, bilincindeyiz. Sadece kızıp öfkelenip üzüldüğümüz bu tümörün yıllarca büyümesine gözyumanlaradır. Devlet ne zaman ki demiryumruğunu cılk beyinlere indirir, çelik pençesini salyalı gırtlaklara geçirirse vampirlerle parazitlerin defteri dürülecektir o zaman!

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır"

Dün Yemen'e, Süleymaniye' ye, Kut’ül arap’a giden yolların kapısını Bağdat’ta Genç Osman açmamış mıydı? Bugün de o kahramanların torunları, devraldıkları kutsal vazifeyi şerefle ifa etmektedirler. Türk milleti olarak şehitlerimize gazilerimize minnet ve dualarımız bitmeyecektir asla!

Edep yahu!

Ancak birilerini memnun etmek gayesiyle şehit ve gazilerimizin şeceri bilgilerini ortama göre uydurarak başka şehir ve sülalelere mal etmeyelim lütfen! Her boyayı bitirdik de fıstığıyeşili mi kaldı Allahaşkınıza!

Değerleri paylaşmak güzeldir fakat aslına sadık kalarak yapılmalı. Kimilerinin bahtiyarlığı diğerlerini mağdur edecekse eğer bunda maksat aranmalıdır bence. Geçenlerde iştirak ettiğim bir toplantıda söylenilen bir türkünün içinde Devletî Alî Osman geçtiği için bunu Genç Osman olarak kendince yorumlayıp Aksaraylı Genç Osman' ı başka şehre monteleyen şahsın verdiği kültür erozyanına dur demek zorunda hissettim kendimi! Kısacası; benzer konulara meydan vermeyelim, duyarlı olalım, tarihimizi yalan yanlış aktarmayalım. Ona bakarsanız Genç Osman'ı türküsüyle tanıtan Aşık Kayıkçı Kul Mustafa da Aydınlı idi!

Bu bağlamda; Aksaray/ Nevşehir yol güzergâhından defalarca gelip geçtiğim adıyla anılan Genç Osman Köylü yiğidimizin hikâyesini Kültür Bakanlığının yayınladığı bilgileri aynen aktarıyorum:

“Kelle koltuğunda üç gün savaştı/Şehitlere serdar oldu Genç Osman.''

“Böyle diyor, Âşık Kul Mustafa. Genç Osman’la birlikte savaşa girmiş onu oğlu gibi bağrına basmış, onun kılıç hocalığını yapmış yiğit Kul Mustafa.

Yıl 1621, Aksaray’ın Dorikini Köyü'nde bir yiğit doğar. Adını Osman koyarlar. Daha on yaşına girmeden babasını kaybeder ve onu dul anası büyütür. Aksaray’lı güreşi sever, Osman da akranları ile güreş tutar, ok atar, kılıç sallar, mermere yumruk atar, atar ki, çivi gibi genç olup çıkar. Akranları onunla güreşmekten çekinmektedirler artık.

Yıl 1638, kendi gibi yiğit olan padişah 4. Murat Han, Orduyu Hümayunla Aksaray’a gelir ve Cuma namazını kendisi kıldırır. Aksaraylılara ilan eder ki Orduyu Hümayuna katılmak isteyenler varsa gelsin yazılsın! Gençler çığ gibi orduya katılmaktadır. 4. Murat Han bu manzaraya çok sevinir ve Aksaraylılara teşekkür eder.

Bu arada, Genç Osman da orduya yazılmak için müracaat eder, fakat yaşının küçüklüğü dolayısıyla orduya alınmaz. Kısa zamanda toplanan ordu Bağdat’a doğru yol alır.


 

Genç Osman gizlice orduya karışır. Bağdat’a yaklaşıldığı sırada padişah orduyu denetlemek ister, bakar ki; bıyıkları terlememiş bir genç de orduda bulunmaktadır.

—Adın ne senin?

—Osman Efendim.

—Niçin katıldın orduya, bıyıkların bile yok. Bizde bıyıklarında tarak durmayan kişi orduya alınmaz, duydun mu?

—Duydum efendim.

—Pekiyi, öyleyse niçin katıldın orduya, git! Ananın koynuna çocuk!

İşte bu lafa alınmıştı Aksaraylı Genç Osman. Padişaha dönerek;

—Tarağınızı verir misiniz?

—Padişah kızgınlıkla, tarağını verdi.

Osman tarağı aldı iki eliyle dudağının üzerine bastırdı. Kan yürümüştü ve padişaha dönerek;

—İşte benim bıyığımda da tarak duruyor. Şimdi orduya girebilirmiyim dedi.

4. Murat o sert denen kişi oturdu hüngür hüngür ağladı ve Osman’a dedi ki:

—Senin adın “Genç Osman” olacak ve seni öncü gazilere Serdar eyledim. Var git lalaya ismini yazdır ve tarağı da bana ver, ömrüm boyu saklayacağım. Haydi gazan geçmiş olsun benim yiğit oğlum.

Bir hafta sonra, bir cuma sabahı, Genç Osman öncülerin başında şimşek gibi kılıç kollamakta idi ve Bağdat Kalesine süzüldü. Ha bire koman yiğitlerim. Yiğitler vurdukça kırar, kırdıkça kırar düşmanı. Bağdat kapıları dayanamaz bunca savaşa. Açar kapıları Türk Ordusuna. Genç Osman, Sancağı Şerifi kaptığı gibi Bağdat Kalesi'nin en ince noktasına diker. Diker ki beş altı ok yer ve olduğu yere yığılır kalır, kelime-i şahadet getirir ve olduğu yerde can verir. Kayıkçı Kul Mustafa koşarak gelir ki ne görsün, Genç Osman’ın hain düşman tarafından parçalanmış körpe başını görürler. Oturur, Kayıkçı Kul Mustafa; Meşhur Genç Osman destanını yazar. Murat Han, Genç Osman’ın öldüğünü duyunca üzülür ve tarihe geçecek sözü söyler, “Keşke Bağdat gibi kaleyi fethetmeseydim de Genç Osman’ım ölmeseydi”.

Böyle bir yiğit Aksaray’da doğmuş, Bağdat’ta şehit olmuş, o nedenle; Destan türküsü de Aksaray’da yaşamıştır. 700 yıl sonra TRT’ye Aksaraylı birisinin vermesi elbette doğrudur.

“İptida (evvela) Bağdad’a sefer olanda/ Atladı hendeği geçti geçti Genç Osman

Vuruldu sancaktar kaptı sancağı/ İletti bedene dikti Genç Osman

Eğerleyin kıratımın ikisin/ Fethedeyim düşmanların hepisin

Sabah namazında Bağdat Kapısın/ Allah Allah deyip açtı Genç Osman

Sultan Murat eydür gelsin göreyim/ Nasıl yiğitmiş ben de bileyim

Vezirlik isterse üç tuğ vereyim/ Kılıcından al kan saçtı Genç Osman

Kul Mustafa karakolda gezerken/ Gülle kurşun yağmur gibi yağarken

Yıkılası Bağdat seni döğerken/ Şehitlere serdar oldu Genç Osman”

Yayın Tarihi
02.06.2018
Bu makale 2438 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!