EKONOMİ

Türkiye’de 14,8 Milyon İnsan Yetersiz Besleniyor

Ufuk Söylemez, “Gıda krizi ile karşı karşıyayız. Türkiye nüfusunda 14,8 milyon insanın yetersiz gıda ile beslendiği saptanmış. Çocukların da yüzde 1,7’si akut yetersiz beslenmeden yüzde 6’sı da kronik yetersiz beslenmeden mustarip.”

Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD) 2022 faaliyet yılı 10. Olağan Toplantısı’nın konuğu, Ekonomist & Ekonomiden Sorumlu Eski Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez oldu. ANSİAD Geçmiş Dönem Başkanı & Batı Akdeniz Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (BAKSİFED) Başkanı Abdullah Erdoğan’ın Toplantı Başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda, Ukrayna krizi ve yaklaşan seçim sürecinde, ekonomide hiperenflasyon ve ani duruş riskine ilişkin konular konuşuldu. Toplantıda, ANSİAD ailesine katılan Foraks İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Sosyal'a ANSİAD Başkanı Akın Akıncı ve Ekonomist & Ekonomiden Sorumlu Eski Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez tarafından üyelik rozeti ve belgesi takdim edildi. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren ANSİAD Başkanı Akın Akıncı, “Hukuk, siyaset, dış politika, eğitim, kamuda liyakat, ekonomi, medya bağımsızlığı gibi konularda ülkemizin birçok sorunu söz konusu. Bu noktada hukukun üstünlüğünü sağlayarak ilk adımımızı atmalı, hiç kuşkusuz çağdaş uygarlık düzeyini yakalamalı ve halka bunu vermelisiniz” diye konuştu.

 

ANİ DURUŞ CİDDİ BİR SORUN

Enflasyonun Türkiye'de geniş halk kitlelerinin gelir seviyesini düşürdüğünü söyleyen Eski Ekonomi Bakanı Ufuk Söylemez, “Bakan Nureddin Nebati enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettiklerini açıklıyor. Bu şekilde bir büyüme mümkün değil. Türkiye bu şekilde ancak hiperenflasyona sürüklenir” dedi. Enflasyon nedeniyle inanılmaz bir fakirleşme olduğunu kaydeden Ekonomist & Ekonomiden Sorumlu Eski Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez, “Ekonomi yönetimi çok rahat, bu şekilde tehlikenin farkında olmadıklarını, umursamadıklarını görüyoruz. Reel sektörden tamamen kopmuş durumdalar. Güven endeksine baktığımızda yabancı yatırımcılar böyle bir ortama yatırım yapmak istemiyor. CDS risk primimiz çok yüksek” diye konuştu. Enflasyon nedeniyle insanların stok yapmaya yönlendiğini kaydeden Söylemez sözlerini şöyle sürdürdü; “Kendimden örnek vereyim, markete gittim her zaman aldığım çay 44 TL’ye düşmüş. 4 paket aldım ve çıktım. Hatta eve gittiğimde bu kadar çayı ne yapacaksın diye sordular, dursun nasılsa içiliyor dedim. Aradan birkaç gün geçti aynı çay 78 TL olmuş. Şimdi ben stokçu muyum? Hayır. Düşük fiyatta gördüğüm bir ürünü alıp çıktım. Fiyatının artacağından habersizdim. Halkta bu şekilde, kendini bu belirsizlik ortamında korumaya çalışıyor işte. Halk enflasyonu gördükçe para harcıyor. Bugün aldığı ürünü yarın zam gelecek diye 2 tane alıyor. Peki yarın ne olacak? Piyasadaki hareketin sonu ani duruş olabilir diye korkuyorum. Bu ekonomideki en önemli tehlike.”

 

GERÇEKLERİ SÖYLERKEN TEDİRGİN OLUYORUM

Gençlere ve iş dünyasına giderken çok tedirgin olduğunu kaydeden Söylemez, “Çünkü gençlere gerçekleri söylerken umut dolu bakışlarına karşı bugünkü durumu gerçekçi şekilde anlatmak çok zor. İş dünyasıyla bir araya geldiğimizde bardağın dolu ve boş yarısını beraber görebilmek, ülkenin geleceğine doğru bakabilmek misyonunu söylemekten vazgeçemiyorum ve onların umudunu kırmaktan korkuyorum” diye konuştu.

GIDA KRİZİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ

Olağandışı bir süreçten geçtiğimizin altını çizen Söylemez, “Türkiye sosyokültürel ve sosyoekonomik olarak büyük bir bölünme yaşıyor. Gıda krizi ile karşı karşıyayız, Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’nın açlık haritasında yayınlandı. Maalesef ikinci ligden düştük, 3. Dünya Ülkeleri arasında gösterilmeye başlandık. 84,34 milyonluk Türkiye nüfusunda 14,8 milyon insanın yetersiz gıda ile beslendiğini saptamışlar” dedi. Yaşam standartlarının, gelir seviyesinin düşüşüne işaret eden Söylemez, “Açlık nedir bilmeyen bir ülkeyken, gıda sıkıntısı yaşamayan bir ülkeyken şu anda üretimde ve tedarikte yaşanan aksaklık, kötü yönetim, yanlış ithalat ve ihracat politikaları nedeniyle öyle bir noktaya sürüklendik ki bunlar göz ardı ediliyor. ‘Dış güçler’ falan diye bir siyasi söylem oluşturularak bu görmezden geliniyor” diye konuştu. Gençlerin asgari ücretle geçiminin zorlaştığına dikkati çeken Söylemez, çorba, makarna, patates ile beslendiklerini kaydederek, “Markette çalışan genç et, şarküteri reyonundan bir şey alamıyor. Bir gençle bu konuşmayı yapmak çok üzücü” dedi.

 

ÇOCUKLAR YETERSİZ BESLENİYOR

Tarımdaki sorunların Türkiye’yi direkt etkilediğini belirten Söylemez, “Türkiye’deki çocukların yüzde 1,7’si akut yetersiz beslenmeden yüzde 6’sı da kronik yetersiz beslenmeden mustarip. Yani açlık ve kıtlık gibi kavramlar konuşuluyor, toplumu rahatsız ediyor tabi havuz medyasında bunları görmezsiniz, sansürlüyorlar. Daha kötüsü Türkiye’de bodurluk denilen, gençlerin gelişiminin sağlıklı ve yeterli olmamasına sebep olacak bir konu yetersiz beslenme. Gelişimlerini tamamlamama riski var” diye konuştu. Tablonun korkunç olduğunu kaydeden Söylemez, “Daha dün imzaladığımız 400 tonluk şeker ve kamış ihracatını görünce kötü giden tabloyu görebiliyoruz. Her alanda neredeyse buğdayda bile var bu sorun. Buğday üretimimiz yaklaşık 20 milyon ton, her sene bu kotada değil zaman zaman 16-17 milyon tona düştüğümüz de oluyor. Bizim tüketimimize yetecek gibi ama biz bir miktar da un ve diğer mamuller olarak ihraç ediyoruz. O yüzden bu bize yetmeyebilir, ithal etmek zorunda kalabiliriz. Kitlesel tarım alanında Türkiye çok geriliyor. Türkiye’yi açlıkla imtihan etmeyin” diye konuştu.

 

ÜLKEDE İSTİKRAR YOK

Ülkelerle istikrarlı ilişkilerin kurulamadığını kaydeden Ufuk Söylemez, “ABD, Rusya, AB ile istikrarlı bir ilişkimiz yok, iş insanları defalarca iş için gidip geldikleri AB ülkelerinden şu anda vize alamıyorlar. Bu, ülkemizin ikinci ligden düşmekte olduğunu, ilkesizlik, kararsızlık, ne yaptığını bilmeyen, AB’ye girme talebinde bulunup AB kriterlerine tamamen aykırı işler yapan bir ülke imajından kaynaklanıyor” dedi. Ekonomi yönetiminin bin 500 sene önceki yöntemlerle yönetilmeye çalışılmasının absürt olduğunu dile getiren Söylemez, “Akılla ve bilimle bağdaşmayan karalar alarak bin 500 sene öncesinin kurallarıyla ekonomi yönetmeye kalkıyorlar. Şimdi bin 500 sene önce borsa mı vardı, döviz mi vardı, dogmatik kalıplarla modern dünyanın ekonomisini yönetmeniz mümkün değil. O nedenle şu anda Türkiye’nin ekonomi modeli görünen ben buna ‘nafile ekonomi modeli’ diyorum, bu modelle çıkışımız canınızı sıkacağım ama kolay görünmüyor. Hatta mümkün değil” diye konuştu.

 

TEK ADAM REJİMİNİ KABUL ETMİYORUM

Demokrasiyle yönetilen İslam ülkeleri arasında sadece Türkiye’nin olduğuna işaret eden Söylemez sözlerini şöyle sürdürdü; “Ancak bizde Ortadoğu ülkesi haline geliyoruz, mahvoluyoruz. Biz Türk’üz, Türkçe konuşur, Türkçe ibadet ederiz. Bunu daha da ayrıştırmaya devam ederseniz Türkiye bölünecek. Endişe ediyorum bölünmeden, bunun da tek ilacı laikliktir. Sen tarikatlarla cemaatlerle ülkeyi yönetmeye kalkacaksın, laikliğe karşı olacaksın, liyakatsiz adamları en kritik görevlere getireceksin, Türkiye’nin durumu bu. Tek adam rejimini ben kabul etmiyorum, demokratik parlamenter rejimi istiyorum. Onda en azından bağımsız medya vardır, hukukun üstünlüğü vardır, kuvvetler ayrılığı vardır. İnsanlar korkuyor, bizde mi korkalım, susalım mı?”

ÜLKEYİ DEĞİL YANDAŞLARINI SAVUNUYOR

Yap, işlet, devret modelinde Türkiye’nin girdiği taahhüttün 152 milyar dolar olduğuna işaret eden Söylemez, “Kur ve ödeme koşullarına göre değişiyor, kim ödeyecek kardeşim gelecek kuşak ödeyecek. Tahminleri sen nasıl yaptın? Zafer Havalimanı, Balıkesir Havalimanı örnekleri var bir uçak bile inmiyor. Ama her gün yolcu inmiş gibi hazine para ödüyor” dedi. Yap, işlet, devret modelinde paranın vatandaşın cebinden çıktığına işaret eden Söylemez, “Hazine değil işte Abdullah Bey ödüyor, sen ödüyorsun, ben ödüyorum, markette çalışan çocuk ödüyor. Tabi Tayyip Erdoğan kendi yandaşlarına ve kamuyu soyan adamlarına cesaret vermek için ‘tahkim’ diye bir şey var diyor. Yapamazsınız diyor, burası kabile devletimi diyor. Ülkeyi savunmuyor bakın, adamları savunuyor” diye konuştu.

 

İTİRAF YASASI ÇIKMALIDIR

Yolsuzluk mahkemelerinin kurulması gerektiğine işaret eden Söylemez şöyle devam etti, “Devri sabık yaratmaktan bahsetmiyorum, hukuk için gerekli görüyorum. Bu tipler birbirlerini çok çabuk itiraf ederler. Örneğin Sedat Peker çıktı birçok iddiada bulundu, kimse de çıkıp hayır o öyle değil diyemedi, demedi. Bu insanın videolarını 7-8 milyon insan izledi. Milletvekilinin arabasına para koydum dedi, vekil koydu ya da hayır koymadı diyemedi. Saklandı adam ortada yok. Ben o zaman doğruluk payının olduğuna inanıyorum, diyorlar ki suç örgütü liderine mi inanıyorsun? kardeşim her insanın bir pişman olma hakkı olması lazım, pişmanlık ve itiraf yasası mutlaka çıkmalıdır. Adamın tanık koruma programına alınması gerekiyor. O itiraflarıyla karanlıkta kalan konuların aydınlanmasını sağlıyorsa bu koruma programına ihtiyacı vardır.”

 

2023’Ü BANA HEDEF GÖSTERME

Türkiye’de ekonomi ile ilgili tüm kurum ve kurulları doğru işletilmesi gerektiğini kaydeden Söylemez, “300 yıllık geleneksel politikalar yerine kendi ürettikleri ekonomi politikalarıyla yönetilmez. Modern dünyada Türkiye buna mahkûm değildir. Sendikalar susmuş, hukuk fakülteleri susmuş, demokratik protesto yok, en ufak bir protesto yapana terörist yaftası vuruluyor” dedi. Demokratik bir rejime inandığının altını çizen Söylemez, “Biz şu anda hibrit demokrasi örneğiyiz, yarı demokratik yani. Bir dahaki seçim geldiğinde tam otokrasiye geçmiş olursunuz, 2023’te seçimlerden sonra ya ben olmam ya da büyük ihtimalle bu konularla alakalı toplantı yapamazsınız” diye konuştu. İstanbul seçimlerinde toplumun gösterdiği direncin muazzam olduğunu dile getiren Söylemez, “O yıl demokrasiye, sandıklara oy pusulalarına sahip çıktık, bakın İstanbul’da muazzam bir zafer elde edildi. 20 sene yeter artık krallık değil, Türkiye burası. Siz bana yetki verin 2023, 2053 böyle gidiyor. Ben ekonomi diliyle kendisine cevap vereyim ‘Sayın Tayyip Erdoğan 2023’leri bana hedef gösterme, John Maynard Keynes demiş ki uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız onun için kısa vadeli çözümlerden bahset. Yarın evine ekmek götüremeyen babaya nasıl iş bulacağından bahset, bana 2023 havaları atmayın yani” dedi. Toplantı soru ve cevapların ardından, ANSİAD Başkanı Akın Akıncı ve BAKSİFED Başkanı Abdullah Erdoğan’ın, Ekonomist & Ekonomiden Sorumlu Eski Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’e Kaleiçi gravür tablosunu takdimiyle sona erdi.

Yayın Tarihi
15.06.2022
Bu haber 644 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu habere ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!