1. Genel konular.
a. Değerli dostlarım ve yüreği insan sevgisi odaklı, Atatürk sevdalısı, ülkemin yurtsever insanları sizlere Yüce Önder Atatürk’ün Ankara’yı başkent yapmasının 99’uncu yıldönümünü (13 Ekim 1923) anma amacıyla bazı bilgiler vermek ve Cumhuriyetimizin ilan edilmesinden 16 gün önce yaşanan bu coşkuyu birlikte hissetmek istiyorum. Ama ne yazık ki bu coşkuyu ülkemizde yaşayamadık. Bu önemli anma ve kutlama etkinliği Ankara’da bazı bürokratlar ile Ankaralı Seymen Dernekleri tarafından cılız bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Halkın coşkusunu ve sevincini ne yazık ki göremiyoruz. Çünkü buna Atatürk’ün devrimlerinden rahatsız olanlar böyle coşkulu kutlamalara izin vermiyorlar.
b. Bugün halen Anayasamızın değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerinden Madde.3’ te belirtildiği gibi Kurtuluş Savaşımızın ve Cumhuriyetimizin sembolü olması nedeniyle “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır ” Görüldüğü gibi Başkentimizin de başka bir şehir olması mümkün değildir. Ancak daha çok yeni bir zamanda bu Anayasamızın bu değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerinin değiştirilmesi için bu iktidar yandaşları ve hatta üst düzey siyasetçileri (AKP’li TBMM. Eski Başkanı İsmail Kahraman) tarafından bu geçen hafta yazılı ve görsel basında hiç çekinmeden söylemlerde bulunmaktadırlar. Geçmişte Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olan İstanbul’un tekrar başkent olması için büyük bir gayret içindedirler. Benim değerlendirmelerime göre Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk devrimleri ile saltanat ve hilafetin kaldırılmasını hazmedemeyen, dünya güç odaklarının oyuncağı olmuş, kişisel çıkarlarını ön planda tutan gaflet ve dalalet içindeki zavallıların çırpınışlarından başka bir şey değildir.
2. Tarihsel Gelişmeler.
a. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Heyet-i Temsiliye ile birlikte 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelmiş; jeopolitik, stratejik ve coğrafi konumu nedeniyle burayı Millî Mücadele’nin sevk ve idare merkezi olarak seçmiştir. Ankara, Kurtuluş Savaşı boyunca stratejik kararların alındığı, milletimizin geleceğinin şekillendiği ve jeopolitik konumuyla öne çıkan bir karargâh olarak fiilen başkentlik görevini yapmıştır. İstanbul’un 6 Ekim 1923 günü İşgal kuvvetleri tarafından boşaltılmasından sonra yeni Hükümet merkezinin neresi olacağı sorununu ortaya getirdi. Bunun üzerine İsmet Paşa (İnönü) yeni hükümetin başkentinin Ankara olmasını öngören önergeyi 9 Ekim 1923 günü 14 arkadaşı ile Malatya Milletvekili olarak meclise sundu. Çünkü Lozan’da İşgal devletlerinin ve batı dünyasının ihtirasları, İstanbul hükümetini tanımak istemeleri yeni kurulacak Türkiye’ye çok büyük sorunlar yaratacaktı. Özellikle hilafetin merkezi olması nedeniyle hilafetin kaldırılmasında önemli bir gerekçe olmuştur.
b. Teklif edilen Anayasa maddesi gayet kısadır.“ Türkiye Devleti’nin idare merkezi
Ankara’dır. “ Böylece 13 Ekim 1923 ‘te kabul edilen yasa ile Ankara, yeni devletin başkenti olmuş ve devlet merkezinin İstanbul olacağı yolundaki çekişmelere de son verilmiştir. Bu aynı zamanda milli mücadelenin başından beri uygulanan Ankara’nın İstanbul’a hâkim olacağı esasının bir sonucu idi.
c. Ankara halkı, çok zeki ve uzak görüşlü, biraz da tüccar ruhlu idi. Atatürk’ün kişiliğinde ve gelişinde, kentlerinin hatta yurdun kurtarıcısını görmüş ve büyük insana çok büyük ve tarihi karşılama töreni yapmışlardır. Seğmenlerin “ Vatan uğrunda ölmeye geldik Paşam “ sözü Atatürk’ü Ankara halkına çok bağlamış ve Kurtuluş Savaşı’nı bu kentten güvenlik altında idare edeceğine inandırmıştır.
ç. Birçok jeopolitikçi, Ankara’nın başkent seçilme nedenlerini, genelde askeri gereksinimlerinin savunma ve tehdit boyutunda ele alır. Oysa Atatürk’ün bu konudaki vizyonu (geleceğin görünümü, ülkü, ileri görüş) şaşırtıcı derecede farklıdır. Atatürk “Ben, Ankara’yı hükümet merkezi yapmakla büsbütün başka bir hedef güttüm. Türk’ün imkânsızı imkân haline getiren kudretini dünyaya bir kez daha tekrar etmek istedim. Bir gün gelecek, bu çorak tarlalar, yeşil ağaçların çevirdiği villaların arasından uzanan yeşil sahalar, asfaltlarla bezenecek… Hem bunu hepimiz göreceğiz. O kadar yakında olacak “demiştir. Atatürk sonuç hedefli stratejilerinin başarılarını doğal olarak halkına mal ederek, hem milletini teşvik ediyor. Hem de bürokratlara kendi vizyonundan örneklerle, onları daha stratejik düşünmeye alıştırıyordu. O günün Ankara’sını New York Times muhabiri şöyle anlatıyor. “Ankara’nın evvelce sadece kedisi ve keçisi ünlüydü. Şimdi kendisi ün kazandı.”
- Zaten yeni Türkiye Cumhuriyeti’ne düşman olan devletler de Ankara’nın başkent olmasını
içine sindirememişler ve büyükelçiliklerini Ankara’ya taşımamışlardı. İngiltere, Fransa ve İtalya uzun süre direnmiş ancak sonunda kabul etmek zorunda kalmışlardır. Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentini en son tanıyan ABD. olur. Bu tavrı da sizin takdirlerinize bırakıyorum.
3. Ankara’nın başkent olmasının altında yatan önemli 6 (altı) neden bulunuyordu. Bunlar;
a. Ankara’ da doğal olarak meydana gelen Kuvayı-ı Milliye ruhunun Millî Mücadele’yi
ateşleyen ve şekillendiren bir güç olması ve bunun Ankara’yı Millî Mücadele’de bir sembol haline getirmesi.
- Ankara’nın jeopolitik, stratejik ve coğrafi konumunun uygun olması, Anadolu’nun tam
ortasında yer alması ve bu yönüyle güvenli olması, etrafının dağlarla çevrili olmasının işgal edilmesini zorlaştırması. Boğazların askeri bakımdan tamamıyla açık ve emniyetsiz olması.
c. Ankara’nın, Anadolu’nun tam kalbinde olmasının yanında Batı Cephesi’ ne de yakın olması.
ç. Batı Anadolu’dan ve İstanbul’dan gelen demir yollarının Ankara’ya kadar ulaşması, Bundan dolayı ulaşım ve haberleşme imkânının daha kolay olması.
d. Ankara’nın daha önceden işgale uğramamış olması.
e. Ankara’nın İstanbul’a yakın olması. Bu sayede İstanbul’daki gelişmeleri daha yakından takip etme imkânına sahip olması.
f. Son zamanlarda bilhassa halk arasında İstanbul’ un siyasal ve toplumsal çevresine karşı duyulan güvensizliğin iyiden iyiye artmış olması.
4. Sonuç olarak; günümüzde Ankara’nın başkent olması ile ilgili olarak yapılan uygulamaları izlediğimizde üzülerek de olsa aşağıdaki değerlendirmeleri yapabiliriz.
- Bir ülkedeki insanların büyük bir coşkuyla, gururla ve sevinçle bir şehrin başkent olmasını
kutlaması gerekirken özellikle Atatürk Türkiye’sinin bütün değerlerine olumsuz ve düşmanca bir bakış ile bu anma etkinliklerini yapmamak için açıkça genelgeler çıkarmayı anlamak mümkün değildir. Dünyadaki çağdaş ve modern ülkelerde bu tür kutlamalar ve anma etkinlikleri büyük bir katılım ve coşkuyla yapılmaktadır. Milli birlik ve beraberlik ancak ve ancak bu tür birleştirici etkinliklerle sağlanabilir. Biz de şu an yapılan, halkımızı bölmek ve ayrıştırmaktır. Bu tür uygulamalar bizi gelecekte çok kötü bir duruma sokabilir.
- Diğer yandan yakın bir zamana kadar bir ülkenin başkentinde olması gereken birçok önemli
ekonomik kurum ve kuruluşları (Merkez Bankası, BDDK vb.) İstanbul’a taşıma gayretlerini görmekteyiz. Bu sonuçsuz gayretler artık nüfus açısından yaşanamayacak hale getiren İstanbul’a yapılacak en büyük kötülüktür. Aslında acilen İstanbul’u kurtaracak çalışmalar yapılmalı ve gerekli yasalar bir an önce çıkarılmalıdır
c. Ancak, bütün bu olumsuz gelişmelere rağmen Atatürk Ankara’yı çok sevmiştir. Bu nedenle bugün Ankara’nın ortasında yükselen Anıtkabir, Türkiye Cumhuriyeti’nin insanlık tarihi var oldukça, yaşamaya devam edeceğini gösteren bir semboldür. Hiç kimse bu Cumhuriyetin bekasına kastedemez. Çünkü bu millet bunu gördü ve Atatürk’ün Çağdaş uygarlık seviyesine yükselme hedefinden asla sapmadan devrimlerine sahip çıkacağımıza inancımız tamdır. Tüm dostlarıma bu duygu ve düşüncelerle selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Tarihçi, Yazar ve E. Albay Kemal KARAKUZEY